BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ!

BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ!

...

Evvel zaman içinde devinip durur hayatın hay huyu. Bozkırın suretleri karaya çalan endamı, deli poyrazın serzenişine eşlik etse de, Anadolunun uzak bir köyünde, hayata kayıt düşen hatıralar bir bir iniverir yüreklerin en nadide köşesine…

***

Yarım bir umut, sonsuza uzanan bir kanaat uzanıp iner öte öte dağ yamaçlarına. Güz sancısı başkadır aslında. Kışın hali hazırda görülen yolculuğu, bacada dolaşan ?loğ?un sesiyle bütünleşir. Yağmurun çisil çisil inmesi, pıtır pıtır duyulur içerden. Saç sobada bekleyen kor, ardı sıra patateslerin kendine doğru geleceğinden haberli bir şekilde anlatır zamanın dirhem suretini.

Alaca bir düşle irkilme gibidir, toprak damlı evlerde zamanı yudumlamak. Alaca bir kanaat, alaca bir cömertlik?

Alaca bir sükût. Ayazın yürekleri yakan dinginliğini aza indirmek için, pencerelere çekilen naylonlar ardında yaşanan sukut. Şerha şerha paralanan ellerde, yarınlara umut uzanır mı bilinmez ama, umut işte.

Bozkırın bitmeyen umudu. Bitmeyen yarım bir şarkı gibi. Bitmeyen her şey gibi. Toprak damlı evlerde, gece en sukut yarendir. Anaların yavrucuklarını bağırlarına bastıkları umut. Gecenin en yaralı anında, dudaklardan dökülen ninniler ve zamanı arşınlayan kış huzmesi misali?

Sabahın kör karanlığında tandırı yakan Anadolu kadınlarının, alınlarında bulgur bulgur süzülen emekle birlike, yüreğin tam orta yerini yangın yerine çeviren evvel zaman düşleri gibi akıp gider her şey?

***

Yarım bir hüzün, biteviye bir duruluk akıp gider öteler ötesine. Bir güz düşü görürcesine, sıralı bir kalabalık dizilirler, siyah beyaz bir camekan karşısına.

Yarım bir hikaye gibi. Yarım bir şiir, yarım bir masal gibi. Evvel zaman içinde başlayan nice hayat, toprağın bağrında sonlansa a geriye kalan geniz yakan fotoğraflara düşer belki de masumiyet nişaneleri.

***

Evvel zaman içinde devinip durur hayatın hay huyu. Küçük bir bakkala sığdırılır, bozkır çocuklarının tebessümleri. Naif bir el, şekerlemeleri avuçlayarak, minik yüreklerin ceplerine indiriverir ansızın…Ansızın bir koca yüreğe sığdırılan koca bir ömür, bir yılkının sırtında sırra kadem basar…

Bir varmış bir yokmuş diye, sonsuza değin uzanan bir hatıra dilden dile dolaşır nedensiz. Dilden dile iyi bir insanın, toprağı incitmeyen ayakları, seyri suluk eder sonsuzluk ırmaklarına doğru…

Osman ÇELİK


 



Anahtar Kelimeler: VARMIŞ YOKMUŞ!