BİR AVUÇ TOPRAK

BİR AVUÇ TOPRAK

...

İş bu tenin tertibi od ü yel, toprak ve sudur,

Yunus sen gör özünü, suda toprakta mısın?

Yunus Emre

Oluş, var oluş, kurtuluş da topraktır, topraktadır. Rıza da kader de takdir-i ilahinin gizemi de topraktadır. Gelenin geçtiği, konanın göçtüğü yer topraktır. Hepimiz Azrail’in topladığı toprakların renkleriyiz. Yer ile göğün evliliği bir vuslat, bizler kişioğulları olarak bu evliliğin sırlarıyız.

Toprak, insanının kendisi ve kendiliğidir. Bu yüzden Nurettin Topçu “kendimiz dışında nereye koştuysak gurbette kaldık.” demektedir.

Ana rahmindeki duruşumuzla toprağın koynuna düşeriz. Toprak anadır, toprak yârdır, toprak vatandır. Prof. Dr. Ramazan Korkmaz, Cengiz Aytmatov’un eserlerinde ötekileşme sorununu anlatırken “Toprak bir insan anası gibi kendini işleyen, emek veren evlatlarını özler” diye yazmaktadır. Nazım Hikmet de “Severmişim Meğer” adlı şiirinde “toprağı sevdim diyebilir mi onu bir kez olsun sürmeyen” demektedir. Türk milliyetçiliğinin önemli ismi Hüseyin Nihal Atsız ise “Toprak-Mazi” şiirinde “Hakikati bulmak için onu eşmeli/Yükselmekten bir şey çıkmaz, derinleşmeli” derken kendi ifadesiyle ilk ninnimizi üzerinde dinlediğimiz ilk beşiğimiz ve ilk mezarımız olan toprağın yüceliğini anlatmaktadır.

Sefil Selimi’nin şiirinde “aleme dirilik veren toprak ile su” idi. Aşık Veysel’de sadık yar olan toprağın adı vefa, cömertlik ve dua idi. Âşık Seyyid Süleyman da “Aslın paktır, hiç kin yoktur özünde/İnciler dizilmiş gerdana güzel” derken sevgilideki müstesna özelliğin kaynağı olarak toprağı işaret etmiştir.

Türk kültüründe toprağa yüz sürülür, Kutadgu Bilig’de vezir Ögdülmüş’ün yaptığı gibi dağlara yüz vurulurdu.

Toprağa yüz sürenlerden Pir Sultan Abdal ise şöyle diyordu:

Pir Sultan’ım İblis kendini gördü,

Hak lanet eyledi dergâhtan sürdü.

Âdem aslı yüzün toprağa sürdü,

Allâmel’esmâ’sı her dile düştü.

Toprak, Türk-İslam kültüründe varoluş mucizesinin merkezinde olduğu gibi ismin, cismin, birliğin, dirliğin ve varlığı sürdürmenin de adı olarak bugünlere taşınmış önemli bir unsurdur.

Toprağın karnı geniştir. Yokluktan varlığa da varlıktan yokluğa da dönüş toprakladır. Göz, bu yüzden toprağa doyar. “Toprak başan” bu yüzden denilir. Deli gönlün durulması ve ölümün beklenmesi de en güzel ifadesini Âşık Ruhsati’nin “topraklar başına vay deli gönül” deyişinde bulmuştur.

Kısaca, Yahya Kemal Beyatlı’nın “ırkın seni iklimine benzer yaratırken” mısrasında hatırlattığı gibi toprağa yeniden kendi renk ve kokusunu verebilmeliyiz ki toprağın yüzü gülsün.

Selim YILDIZ



Anahtar Kelimeler: TOPRAK