Gençler evlilik öncesi şu ikilemi çok yaşarlar. Mantık evliliği mi? Aşk evliliği mi?
Bu seçimde adeta aşk mı, mantık mı denilebilecek bir süreç yaşıyoruz.
Adaylar konuşmalarında ve sloganlarında sıkça sevgi ve aşk temalarını işliyorlar.
Zannedersiniz belediye başkanı seçmeyeceğiz de, kendimize sevgili ve eş seçeceğiz.
Adaylardan biri diyor ki, (ben eski sevgiliyim yeni den birlikte olalım) emaneti geri verin diyor. Hatta asılan son afişlerde sevgililer günü hatırlatılıyor ve üstü kapalı bir şekilde sevdiğinize oy verin,deniliyor.
Bir diğeri tam melankolik ve platonik bir âşık gibi, ?ben Sivas´ı seviyorum (kara sevdalıyım)?, Yunus Emre´den ?Ben gelmedim kavga için, benim işim sevgi için?? Diyor.
Bir diğeri,(eğer birlikte olursak) ?bey değil, er olacağım.? Diyor.
Vatandaş bu sevgi hitaplarından etkileniyor mu? Bilemem.
Ancak, bu sevgi sözlerinin toplumumuzda kullanış alışkanlığını ve toplumda kaç kişinin sevdiğine ?seni seviyorum, aşkım? diyebildiğini, herhalde tahmin edebilirsiniz.
Bizim, anadan babadan gördüğümüz kadarı ile ?seni seviyorum? un yerine geçen bazı cümleler vardı. Mesela, ?kendine iyi bak?, ?karnın aç mı?, ?kendini fazla yorma?, ?akşam yemek için uğraşma, dışarı yemeğe gideriz ? gibi cümleler kurulduğunda da, bu cümlelerin, o anlama geldiğini bilirdik.
Aslında Türk toplumunun aşk kültürü, mistik anlamdadır ve Allah´a duyulan aşk üzerinedir. Mevlana´nın ve Yunus Emre´nini şlediği asıl aşk teması da budur. Tarihsel süreçte şairlerin bazılarının sevgilisi bir insan olsa bile,aşk sözleri bir şekilde yine getirilip, Hakk´a bağlanmıştır.
Bu sebeplerden de olsa gerek, maalesef, insanlar arasında yaşanması doğal olan bu meselede, aşk ve sevgili kültürü fazla gelişememiştir. Hatta günümüzde eşini çok sevdiği için döven veya öldüren bir toplum haline bile gelebilmişiz.
Yerel seçimlerde şehri yönetecek bir ekip seçeceğimize göre lüzumsuz sevgi ve aşk ilanlarından ziyade daha mantıklı düşünmek durumundayız.
Yani seçeceğimiz kişinin veya ekibin şehri yönetecek yeteneği ve dediğini yapacak gücü var mı? Sözünün eri mi, yoksa yalancı pehlivan mı? Çevresi var mı? En önemlisi kefili var mı? Bunları değerlendirmek gerekir.
Sayın Cumhurbaşkanının, bu milletin önüne çıkıp verdiği kefalet önemli bir taahhüttür.
Devir, elektik aldım, alamadım devri değil. Devir, mantıklı olma devridir, maceraya gerek yoktur. Ben sana kızdım, küstüm, tipini beğenmedim, demekle olacak işler değildir, bu işler.
Sevdim sevmedim den ziyade ve her şeyden önce memleketin menfaati gelmelidir. Bırak İstanbul, Ankara tepkisini koysun, bu şehir hala devletin ekstra imkânlarına muhtaçtır.
Yoksa bütün adaylar çok müstesna insanlardır.
Ama mantıklı olmak bu şehir için bir zorunluluktur ve maalesef gerçek budur?
Tacettin KEPENEK